İçerik
Günümüzde pek çok dini inanışlarda ahiret hayatı kabul edilmektedir. Öldükten sonra yeniden dirilip yeni bir hayatın başlayacağına olan inanç, pek çok din tarafından benimsenmektedir. İslam dininde de ahiret inancı vardır. İmanın şartlarından birisi de ahiret hayatına inanmaktır. Her müslüman, ahiret hayatının aşamalarını merak etmektedir.
İslamın şartları, müslümanlığın getirdiği sorumluluk ve görevler bizlere küçük yaştan itibaren öğretilmektedir. İslam dinine inanan her bir birey, bu şartları ve görevleri yerine getirmelidir. İslam dini inanışında yer alan ahiret de öğrenmemiz gereken başlıca konulardan biridir. Bu yazıda ahiret hayatında Müslümanları nelerin beklediğini daha iyi anlayabiliriz.
Ahiret Nedir?
Arapça kökenli bir kelime olan ahiret, son ve sonra anlamlarına gelmektedir. Dini inanışların pek çoğunda bulunan ahiret inancı, kişinin vefatından sonra yeniden dirilmesi ve sonsuza kadar yaşaması demektir.
Ahiret, dünyadaki yaşamın son bulması ve yeni bir hayatın başlaması demektir. Ölümden sonra yeniden canlanma müslümanların inancı olan İslam’da da yer almaktadır. Bir kişi vefat ettikten sonra, dünyada yaptığı ameller ve günahlar için hesaba çekilmektedir. Daha sonra vefat eden her birey için ahiret hayatı başlamaktadır.
Milyonlarca İhtiyaç Sahibi Var!
Milyonlarca ihtiyaç sahibine sen de destek olmak için bağışını yaz ve 'Bağış Yap' butonuna tıkla!
Ahiret Hayatının 8 Aşaması Nelerdir?
Ahiret hayatı, belirli aşamalardan oluşmaktadır. Dünya üzerinde yaşayan her canlı bir gün ölümü tadacaktır. Her birey öldükten sonra bu aşamalardan geçecektir. İslam inancına göre sevapları, günahlarından daha fazla olan kişiler cennete gidecek, günahları sevaplarından daha fazla olanlar ise cehenneme gideceklerdir. Ahiret hayatı aşamalarında kimin nereye gideceği belirlenmektedir.
Ahiret hayatının 8 aşaması bulunmaktadır. Bu aşamalar, kabir hayatı, sura üflenmesi, haşr ve mahşer meydanında toplanma, amel defterlerinin verilmesi, hesap günü, mizan, sırat köprüsü ve şefaattir.
Kabir Hayatı
İnsan ölümüyle ahiret hayatının ilk aşaması olan kabir hayatı başlamaktadır. Dünya ile ahiretin arasındaki bir ara dönemdir. Bu nedenle ahiretin tanımında berzah hayatı ifadesi de geçer. Berzah ‘’ İki şey arasında engel’’ manasına gelmektedir. Ölümden sonra yeniden dirilmeyi bekleyen ruhlar için kabir hayatı ilk adımdır.
Vefat eden birey, hangi dini inanışa sahip olursa olsun kabir hayatı yaşamak zorundadır. Ölümden sonra gömülmesi veya yakılması fark etmeksizin kabir hayatı geçirecek ve kıyamet gününe kadar burada kalacaktır.
Sura Üflenmesi
Sur, seslenmek, boru ve ses çıkaran boynuz anlamlarına gelmektedir. İslam dininde kıyametin kopmasının habercisi sura üflenmesidir. 4 büyük meleklerden biri olan İsrafil aleyhisselamın kıyamet günü üfleyeceği boruya sur adı verilir. Kuran-ı Kerim’de sura üflenmesi hakkında bilgiler yer almaktadır. Ayetlere göre İsrafil aleyhisselam sura iki defa üfürecektir.
Sura ilk kez üflendiğinde kıyamet kopacak, yerde ve gökteki tüm canlı yaşamı son bulacaktır. İsrafil aleyhisselamın sura ikinci üflemesinden sonra ölen insanlar bir bir dirilecek ve mahşer yerinde toplanacaklardır. Bu iki üfürme arasında geçen süre hakkında bilgi yoktur. Bu durum ile ilgili peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: ‘’İki sur arasında kırk vardır!’’ Fakat buradaki kırk kelimesinin ay, gün veya sene olup olmadığı bilinmemektedir.
Haşr ve Mahşer Meydanı
Haşr kelimesinin sözlükteki anlamı bir araya gelmektir. Allah-ü Teala insanları yeniden dirilterek onları mahşer meydanında bir araya getirir. Haşr günü her insan kendi günah ve sevaplarını düşünmekten yakınlarını unutacak ve onlarla ilgilenmeyecektir. o gün Allah-ü Teala’ya iman eden müminlerin yüzleri nurla parlarken, Allah’ı inkar eden kafirlerin yüzü kararacaktır.
Kuran-ı Kerim’de haşr için ayetler bulunmaktadır. Abese Suresi 33-42. ayetlerinde şöyle buyruluyor:
“Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar, Gülerler, sevinirler. O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler. Onları bir siyahlık bürür. İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.”
Amel Defterlerinin Verilmesi
Amel defteri, dünya üzerinde yaşayan her akıllı canlının günahlarının ve sevaplarının yazıldığı defterdir. Amel defterleri, Kiramen Katibin melekleri tarafından doldurulur. Dünya hayatında sevap işlemiş ve İslamın gereklerini yerine getirmiş kişilere amel defteri sağdan, günahları sevaplarını geçmiş, Allah’a inanmamış kişilerin amel defteri soldan verilmektedir.
Amel defterinin sağdan verilmesi, kişinin cennete gideceğinin, soldan verilmesi cehenneme gideceğinin haberini vermektedir. Amel defterini sağdan alan kişilere ‘ashab-ı yemin’, soldan veya arkadan alanlara ‘ashab-ı şimal’ adı verilir.
Amel defterlerinin verilmesi ile ilgili ayet ise şöyledir:
‘‘Ve her insanın amelini, kendi boynuna bağladık. Kıyamet günü onun için (o amellerinin yazıldığı) bir kitap çıkarırız ki, onu açılmış olarak önünde bulur. “Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak nefsin yeter!” (denilir).’’
Hesap Günü
Hesap günü, insanların amel defterlerini ellerine almasından sonra yüce Allah tarafından hesaba çekilmeleridir. Hesap gününde Allah-ü Teala insanların dünya üzerinde iken yaptığı her davranıştan hesap sormaktadır. İnsanların organları ve yeryüzü bu hesapta şahitlik edeceklerdir.
Kuran-ı Kerim’de hesap günü için ayetler bulunur. Fussilet Suresi 20-23. ayette şöyle buyurulur:
‘‘Nihayet oraya ulaştıklarında kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları işleri söyleyip kendi aleyhlerinde şahitlik ederler. Derilerine: “Niçin aleyhimizde şahitlik ettiniz?” deyince onlar: “Bizi konuşturan, her şeyi konuşturan Allah’tır. Zaten sizi ilkin yaratan ve sonunda da huzuruna götürüleceğiniz Rabbiniz de O’dur.” Siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin, aleyhinizde şahitlik edecekleri bir günün geleceğine inanmıyor ve ondan sakınmıyordunuz, ayrıca siz, yaptıklarınızın çoğunu, Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz. İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu kötü zandır ki sizi mahvetti de, o yüzden hüsrana uğrayanlardan oldunuz.’’
Hesap gününde insanların yaptığı her davranış adil bir şekilde hesaplanır. Kötülük yapan kişiler cezasını çekerken, hayır işleyen kişiler mükafatlandırılır. Müminler hesap günü sorulan sorulara kolay yanıt verirken kafirler için zor bir hesap olmaktadır.
Mizan
Mizan kelimesinin sözlükteki anlamı terazidir. Ahiret hayatında hesap verildikten sonra herkesin amelleri ilahi adalet terazisinde tartılmaktadır. Mizan ahiret hayatına özgü bir tartıdır. Dünya üzerindeki hiçbir tartıya benzememektedir. Mizan üzerinde insanların günahları ve sevapları hassas bir şekilde tartılmaktadır.
Allah-ü Teala mizan için şöyle buyuruyor:
“Biz kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir haksızlık edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak (herkese) yeteriz.”
Sırat Köprüsü
Sırat köprüsü, cehennemin üzerine kurulmuş bir köprüdür. Sırat köprüsünün tanımı yapılırken ‘kıldan ince, kılıçtan keskin’ ifadesi kullanılmaktadır. Sırat köprüsünün zorluğunu bu ifadelerden anlamak mümkündür.
Sırat köprüsünden geçen müminler, yaptıkları ameller, kazandıkları sevaplara göre hızlı bir şekilde geçmektedir. Allah’ı inkar edenler ve günahkar insanlar bu köprüden geçerken cehenneme düşeceklerdir.
Şefaat
Şefaat, bir kimsenin bağışlanmasını istemek, o kişi için dua ve niyazda bulunmak anlamına gelmektedir. Ahiret inancına göre şefaat, dünyada işlenen günahların affedilmesi için talepte bulunmak ve aracı olmak anlamına gelir.
Peygamber efendimiz, ümmetinin günahlarının affolması için şefaat edecektir. Kafirler ve Allah’a inanmayan kişiler için şefaat edilmemektedir. Peygamber efendimizin şefaat ettiği kişilerden bazıları sorguya çekilmeden doğrudan cennete girecektir. Cennete giden kişilerin derecelerinin yükselmesi için de şefaat eden peygamber efendimizin şefaat makamı ‘Makam-ı Mahmud’dur.